Yıldızları birer birer yutan devasa bir uzaylı, gökyüzünden çıkarak Dünya'nın kaderini sonsuza dek değiştirir. Bu varlığın gelişiyle birlikte yeryüzü yaşanamaz hâle gelir ve insanlık, yeraltına çekilerek hayatta kalmaya çalışır. Fakat karıncalar gibi sürünerek yaşamak, insanların ruhunu çürütür. Umudunu kaybetmeyen bilim insanları, 20 yıl boyunca dev yaratığa karşı kullanılacak son teknoloji silahları geliştirmek için mücadele eder.

Ancak savaşın eşiğine gelindiğinde, dev uzaylı bu hazırlığı fark eder. İnsanlığın umut dolu yeraltı şehirleri, amansız bir saldırıyla yok edilir. Hayatta kalan neredeyse kimse kalmaz. Fakat küllerin içinden bir çocuk çıkar: ailesi, arkadaşları ve geleceği elinden alınmış, insanlığa bile güveni kalmamış bir çocuk. Onun gözünde artık hem yaratık hem insanlık suçludur. Ama yine de içindeki öfkeyle ve hayatta kalma içgüdüsüyle, bu savaşı tek başına sürdürmeye kararlıdır.

“İnsanlık, umutla mı yok olur yoksa nefretle mi kurtulur?” sorusunu merkezine alan bu karanlık bilim kurgu yapımı, distopik bir gelecekte geçen yıkım ve intikam temalarını başarıyla işler. Yüksek görsel efekt potansiyeli, derin karakter gelişimi ve felsefi alt metniyle izleyiciyi sorgulatan bir hikâyedir.

İnsanlık yok olmanın eşiğindeyken, kader artık bir çocuğun ellerindedir.